12 Mart 2012 Pazartesi

anayasaya aykırı


Bir kere Türkiye'de anayasa hukukçusu, anayasa hukuku ders kitaplarında yazılı teorileri, anayasa konusuna ve anayasa tartışmalarına en iyi cevabı verecek bilgi kaynağı olarak görür. 300 yıllık modern devlet teorisinin parlak kavramları gözünü kamaştırır. Yeni anaysa yapımı konusunda kafası karışır. "Bir anayasa varken, onu geçersiz kılacak bir anayasa yapılamaz; bu, anayasaya aykırı olur" diye düşünür. "Anayasayı değiştirmek için, yürürlükteki anayasaya bir madde ekleyelim, o bize izin vermiş olsun ve ondan aldığımız izinle yeni anayasa yapalım!" der. "İyi de, bu anayasaya eklemeyi yapan siz iseniz, kendi koyduğunuz kuralın ardından, 'bakın anayasa bize izin veriyor' demek, biraz saçma bir tiyatro olmuyor mu?" diye itiraz edildiğinde, "Hukuk devleti" diye cevap verir. Konuşma ilerlediğinde anayasa hukukçusunun "hukuksal uzmanlığı"nın yazılı metinlerle sınırlı olduğunu görebilirsiniz. Yazılı metin dışında bir hukuk idesinin var olduğunu veya demokratik iradenin yazılı hukuk metinlerinin de yaratıcısı olduğunu ya da halkın kendi kaderini hiçbir hukuk metnine ihtiyaç duymaksızın tayin edebileceğini havsalası almaz. Bu hukukçu dilinin, antidemokratik anayasa anlayışından en fazla mağrur olanları da zehirlediğini, yine bu kesimin farkında olmadan darbeci anayasal düzenin diliyle, kırmızı çizgileriyle ve tabularıyla konuşmasına neden olduğunu görmek, çok trajik, ancak bir gerçek. Fikir edinmek için, Alevilerin, muhafazakârların ve solcuların anayasa tartışmalarına hâkim olan dillerine ve bu kesimler için hazırlanmış anayasa raporları veya taslaklarına bakmak yeterlidir. Hepsinin ortalamasını alıp ve kırmızı çizgilerini topladığımızda , herkesin değiştirmeyi iddia ettiği ittihatçı anayasal düzenin dili ve sistematiğinden başka bir şey ortaya çıkmıyor. Bu da trajik bir duruma işaret ediyor. 

Yol Ayrımında, Osman Can

0 yorum: