4 Eylül 2011 Pazar

trajedi


Bizim ilim ve irfan geleneğimizde, insan nefsinin mertebeleri tasnif edilirken her mertebe bir terimle adlandırılır. (Tasnifler itibarî olduğundan biz burada sadece üçlü tasnifi dikkate alacağız.) En altta nefs-i emmare yer alır ki "arzuların tatminsizliği" (eksiklik), işbu nefsin sıfatıdır. Böylelikle tatminsizlik mertebesine -Kur'an'dan istifadeyle- nefs-i emmare adı verilmiştir. En yukarda nefs-i mutmainne yer almaktadır ki daire tamamlanmış, çamurlu dünya  arkada bırakılmış ve ulaşılan kemâl sayesinde sarsılması mümkün olmayan bir huzura erilmiştir ki "arzuların tatmini"ne (bütünlük) karşılık gelen mertebe işbu mertebedir. Bu mertebelerden ilki tabiî ve hayvanî, ikincisi ise ilahîdir ve esasen iki halde de trajediden söz edilemez. Salt tatminsizlik trajedi değildir. Çünkü hiçbir hayvan trajik bir hayat yaşamaz. Hayvanlar trajik olanı göremezler de. Tatmin hâli de böyledir ve hiçbir insan 'insan' olarak kaldığı sürece tamamen 'tatmin' (bütünlük) mertebesine çıkamaz. İlahî olanda trajedi yoktur. Çünkü kemâlde trajedi yoktur; trajedi kâmilin (kemâle erenin) değil, mütekemmilin (kemâl isteyenin) hâlidir. Kemâl kip itibariyle durum bildirir, tekemmül ise oluş. Demek ki trajedi durumda değil, oluşun ta kendisinde. Tanrı mükemmel değildir, kemâle ermemiştir; bilâkis O, zaten (zâtı itibariyle) kemâldir. Arzularımız hiç tatmin olmasaydı -ki bu mümkün değildir- trajik bir durumda olmazdık. Buna mukabil bütün arzularımız tatmin olsaydı - ki bu da mümkün değildir- yine trajik bir halde olmazdık. Nefsin negatif kutbu olmak itibariyle hem nefs-i emmare düzeyinde, nefsin pozitif kutbu olmak itibariyle hem de nefs-i mutmainne düzeyinde trajedi arama çabaları beyhudedir. Salt pozitif olan veya salt negatif olan çelişki üretmez; dolayısıyla çelişkinin olmadığı yerde trajedi de olmaz. Her iki mertebenin arasında nefs-i levvame vardır; insan olanın, insanî olanın mertebesi... O ne nûrdur, ne de nâr; o ne cennettir, ne de cehennem; o tek kelimeyle a'raftır, berzahtır, sırattır; trajedidir yani. Suçluluk duyan, kendini kınayan, tatmin olduğunda tatminsizliği, tatminsiz olduğunda ise tatmini arayan bir varlığın hâlidir nefs-i levvame. Öncesiz değilim, ben önceyim. Sonrasız da değilim; aksine, ben sonrayım! 

Göz İzi, Dücane Cündioğlu

0 yorum: