13 Kasım 2010 Cumartesi

değersiz taşlar


Osman Hamdi müze komisyonu üyesi olduğundan beri ülkesinin arkeolojik geçmişine karşı daha fazla ilgi duyuyordu. Önceki yıllarda yapılan hataları hatırladıkça üzülmemek elde değildi. Bir de halihazırda Osmanlı topraklarında kazı yapan Batılılar vardı sıkıntısına tuz biber eken. Kazılar son dönemde bilimsel araştırma olmaktan tamamen çıkmış, tek kelimeyle birer yağmaya dönüşmüştü. Üstelik Batılılar kendilerini başkasına ait olan malı çalan bir hırsız olarak görmüyorlardı. Onlara göre söz konusu olan eserler nerede bulunursa bulunsun Batının olmalıydı. Osmanlı makamları birkaç sene öncesine kadar arkeolojik kalıntılarla hiç mi hiç ilgilenmemişti. Toprağın altındaki tarihi eserler değersiz taşlar olarak kabul edilmişti. Bu boş vermişlik nelere mal olmamıştı ki? 1870'li yılların başında Bergama çevresinde yol çalışmaları yapmakla görevlendirilmiş Humann adındaki bir Alman mühendis, kısa zamanda bölgedeki tarihi zenginliği fark etmiş ve hemen Pergamon antik kentini kazmaya başlamıştı. Humann çok geçmeden Zeus Sunağı olarak bilinen muhteşem yapıyı bulmayı başardı. Tapınağın sütunları ve frizleri bir bir gün ışığına çıkmıştı. Humann buluntuları ülkesine götürebilmek için hemen harekete geçti. Alman makamları da vakit kaybetmeden devreye girmişlerdi. Prusya'nın İstanbul büyükelçisi Bergama'da bulunan mermerlerin Berlin'e götürülmesi için dönemin sadrazamını devamlı sıkıştırıyordu. Sonuçtan emin olan Humann ise sunağı çoktan parçalara ayırmış, taşları Ege Denizi'ne kadar taşıyacak yük arabalarını bile hazırlatmıştı. Çok geçmeden Zeus Sunağı limanda bekleyen Alman gemilerine konarak Bergama'yı terk etti. Birkaç gün sonra parçalar Berlin Müzesi'nde tekrar birleştirildi. Böylece Osmanlı toprakları belki de en görkemli hazinesini yitirmiş oldu.


Kaplumbağa Terbiyecisi, Emre Caner

0 yorum: